"anlam" Hakkındaki İçerikler

Kitaplarda

Basında

Suriye`de yaşananları anlamak için http://www.dunyabulteni.net/haber/166160/suriyede-yasananlari-anlamak-icin

Suriyeli yazar Mustafa Halife’nin Salyangoz adlı romanı Suriye’de Baas diktatörlüğünün nasıl bir iktidar örgüsü kurduğunu anlatan bir eser. Ülkesine döndüğü zaman ülkesinin havaalanında Müslüman Kardeşlere üye olmak suçlamasıyla tutuklanan romanın Hıristiyan kahramanı böylesi anlamsız bir suçlama sonucu hapishanede tam 13 yıl geçirir.

Asım Öz/ Kültür Servisi 

Hapishane ortamı ve dünyası edebiyatın hiç yabancısı olmadığı bir dünyadır. Bunun nedeni yalnızca yazının konu genişliğinden değil, aynı zamanda epeyce bir yazarın  yaşamının belli bir dönemini zindanlarda geçirmiş olmasından kaynaklanır. Cumhuriyet tarihi boyunca hapishaneler bu ülkede hep sorun oldu. 1920'lerden itibaren Türkiye hapishanelerinde yazarlar eksik olmadı. 1940'larda, Nâzım Hikmet, Necip Fazıl,Sabahattin Ali,Orhan Kemal, Kemal Tahir gibi yazarlar, ağır hapis cezalarına çarptırıldılar. Bu hapishane deneyimleri aradan geçen yıllar içinde, çeşitli biçimlerde edebiyata yansıdı Nâzım Hikmet en güzel şiirlerini Ankara, Çankırı ve Bursa Hapishanelerinde yazdı. Her defasında severek okuduğumuz ve dinlediğimiz "Başın öne eğilmesin, aldırma gönül, aldırma" dizelerinin sahibi Sabahattin Ali, bu şiiri 1933 yılında Sinop Hapishanesi'nde yazdı.

1952'de İstanbul Harbiye Askeri Cezaevi'nde yatan şair Ahmed Arif ise; "Bir ufka vardık ki / yalnız değiliz sevgilim / Gerçi gece uzun / Gece karanlık / Ama bütün korkulardan uzak / Bir sevdadır böylesine yaşamak" diyordu.

Özellikle de cezaevi ortamında hiç de eksik olmayan  işkencenin kaldırılması için yazarlardan hukukçulara değin yorulmak bilmez mücadele ise insan hakları mücadelesinin bir parçasını oluşturur. 



Kur`an`ı anlamanın da bir bedeli var http://www.dunyabizim.com/?aType=haber&ArticleID=20322

Kur'an'ı anlamanın da bir bedeli var

Şinasi Gündüz, Kur’an’ı Anlamak & İlahi Vahyin Tarihe Açılımı adlı kitabında Kur’an’ı anlamak ve anlamlandırmanın imkânlarını arıyor. Muaz Ergü yazdı.

Şüphesiz ki Kur’an-ı Kerim bütün insanlık için hidayet ve ışık kaynağıdır. Dünyaya gönderiliş gayesini unutan, hevasını putlaştıran, merkezini yitiren, malın mülkün esiri olan, şımaran, azgınlaşan, riyakârlaşan insanlara tevhidi, adaleti, takvayı, tevazuu, iyiliği yeniden hatırlatarak insanlığın kurtuluşunu murat eder. Toplum yapısındaki hastalıklı güç ve hükmetme algılarını kökünden yıkarak insanı yalnızca Allah’a kulluk etmeye çağırır. İnsanı dünyevi tahakküm ve ilişkiler ağından kurtararak özgürleştirir. Şinasi Gündüz’ün de belirtt